Haber

Sevilla Haritası: Türkiye’nin Deniz Yetki Alanlarını Kısıtlayan Tartışmalı Belge

**Sevilla Haritası: Türkiye’nin Deniz Yetki Alanlarını Kısıtlayan Tartışmalı Belge** Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde deniz...

**Sevilla Haritası: Türkiye’nin Deniz Yetki Alanlarını Kısıtlayan Tartışmalı Belge**

Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusundaki tartışmalar, uluslararası ilişkilerde yıllardır süregelen bir gerilim kaynağıdır. Bu tartışmaların merkezinde ise Türkiye’nin deniz yetki alanlarını kısıtlamayı amaçlayan ve “Sevilla Haritası” olarak bilinen belge yer almaktadır. İşte bu haritanın tarihçesi, içeriği ve uluslararası alandaki yankıları.

**Sevilla Haritası Nedir?**

2007 yılında İspanya’nın Sevilla Üniversitesi’nde Prof. Juan Luis Suarez de Vivero ve Juan Carlos Rodríguez Mateos tarafından hazırlanan Sevilla Haritası, Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarını belirlemek amacıyla oluşturulmuştur. Ancak bu harita, Türkiye’nin deniz yetki alanlarını ciddi anlamda kısıtlaması nedeniyle özellikle Ankara tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştır. Harita, Türkiye’yi sadece kendi kıyılarına hapsetmeyi amaçlayan bir düzenleme olarak değerlendirilmektedir.

**Haritanın Temel Dayanağı ve Amaçları**

Sevilla Haritası, Yunanistan’ın ve Fransa’nın savunduğu “Türkiyesiz Akdeniz/Ege Projesi”nin temel dayanaklarından biri olarak kullanılmaktadır. Bu harita, Yunanistan’ın Ege Adaları ve Meis Adası gibi bölgelere büyük oranda deniz yetki alanı tanımakta, Türkiye’nin ise deniz sınırlarını Antalya Körfezi ile sınırlı tutmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) hakkını neredeyse tamamen ortadan kaldırmaktadır.

**Uluslararası Hukuktaki Yeri**

Sevilla Haritası, uluslararası hukuk açısından bağlayıcı bir belge değildir. Örneğin, 2020 yılında ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, Sevilla Haritası’nın “hukuken yok hükmünde” olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir. Buna rağmen, Yunanistan ve Fransa gibi ülkeler, bu haritayı diplomatik platformlarda Türkiye’ye karşı bir argüman olarak kullanmaya devam etmektedir.

**Haritayı Hazırlayanların İtirafı**

İlginç bir şekilde, Sevilla Haritası’nın hazırlayıcılarından Prof. Vivero, daha sonraki bir makalesinde Türkiye’nin bu haritaya rıza göstermeyeceğini ve bunun ekonomik ve jeopolitik sorunlar yaratacağını kabul etmiştir. Bu durum, haritanın bilimsel bir belge olmaktan çok, siyasi bir araç olarak tasarlandığını ortaya koymaktadır.

**Türkiye’nin Tepkisi**

Türkiye, Sevilla Haritası’na şiddetle karşı çıkmaktadır. Ankara, bu haritanın uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Türkiye’nin deniz yetki alanlarını göz ardı ettiğini savunmaktadır. Türkiye, bu çerçevede hem diplomatik hem de askeri girişimlerde bulunarak Doğu Akdeniz’deki haklarını koruma kararlılığını açıkça ortaya koymuştur. 2019 yılında Libya ile imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı, Türkiye’nin bu konuda attığı en önemli adımlardan biri olarak öne çıkmaktadır.

**Uluslararası Uzmanların Görüşü**

Bazı uluslararası hukuk uzmanları da Türkiye’nin Sevilla Haritası’na karşı çıkışında haklı olduğunu dile getirmektedir. Uzmanlara göre, Türkiye’nin sahip olduğu geniş kıyı şeridi göz önüne alındığında, daha büyük bir Münhasır Ekonomik Bölge’ye (MEB) sahip olması gerekmektedir. Bu görüş, Türkiye’nin deniz yetki alanlarına ilişkin iddialarını destekleyici nitelikte değerlendirilmiştir.

**Yunanistan’ın “Megali İdea” Stratejisi**

Sevilla Haritası, Yunanistan’ın tarih boyunca sürdürdüğü “Megali İdea” olarak bilinen genişleme stratejisinin bir parçası olarak da yorumlanmaktadır. Bu strateji, Yunanistan’ın Ege ve Doğu Akdeniz’de daha geniş bir yetki alanı elde etmeyi hedeflediği iddialarını güçlendirmektedir. Türkiye ise bu tür stratejilere karşı bölgesel dengenin korunması gerektiğini vurgulamaktadır.

**Doğu Akdeniz’deki Gerilimler**

Sevilla Haritası, Türkiye ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanı sorunlarının derinleşmesine neden olan unsurlardan biri olarak görülmektedir. Özellikle Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının paylaşımı, bu gerilimi daha da artırmıştır. Türkiye, bu süreçte hem uluslararası hukuka uygun hareket ettiğini hem de bölgedeki barış ve istikrarı koruma amacı taşıdığını belirtmektedir.

**Sonuç ve Değerlendirme**

Sevilla Haritası, uluslararası hukuk açısından bağlayıcılığı olmayan, ancak Doğu Akdeniz’deki diplomatik ve jeopolitik gerilimlerde önemli bir sembol haline gelmiş bir belgedir. Türkiye, bu haritayı reddederek bölgedeki haklarını koruma kararlılığını sürdürmektedir. Bölgedeki deniz yetki alanlarının adil bir şekilde belirlenmesi, hem bölgesel barış hem de uluslararası hukuk açısından büyük önem taşımaktadır.

Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları sorununun çözümü, uluslararası

About the author

admin

Leave a Comment