**Gazeteci Barış Pehlivan Gözaltında: Basın Özgürlüğü Tartışmaları Alevlendi**
Gazeteci Barış Pehlivan, 28 Ocak 2025 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındı. Pehlivan’ın gözaltına alınma gerekçesi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir gün önce düzenlediği basın toplantısında ismini açıkladığı bir bilirkişi ile yaptığı telefon görüşmesini yayınlaması olarak açıklandı. Bu olay, basın özgürlüğü ve gazetecilik sınırlarının yeniden tartışılmasına neden oldu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Pehlivan hakkında “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması ile Bilirkişiyi Etkilemeye Teşebbüs” suçlarından soruşturma başlattığını duyurdu. Soruşturma kapsamında, Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker ve televizyon sunucusu Seda Selek de gözaltına alındı. Soruşturmanın seyrine ilişkin detaylar henüz kamuoyu ile paylaşılmış değil.
Pehlivan, Halk TV’nin İstanbul’daki merkez binasının önünden gözaltına alınarak Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Gözaltına alınmadan önce basına kısa bir açıklama yapan Pehlivan, “22 yıl boyunca 5 kez cezaevi yüzü gördüm AKP iktidarında. Bütün gazetecilik hayatım bu ülkede adil bir düzenin kurulması, sadece adaletin hüküm sürmesi için mücadeleyle geçti” ifadelerini kullandı. Pehlivan’ın kararlı açıklamaları, sosyal medya ve basın camiasında geniş yankı uyandırdı.
Barış Pehlivan’ın gözaltına alınması, Türkiye’de uzun süredir tartışılan basın özgürlüğü konusunu yeniden gündeme getirdi. Pehlivan, geçmişte de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle birçok kez yargılanmış ve 2011, 2020 ve 2023 yıllarında cezaevine girmişti. Daha önce yayınladığı kitaplar ve haberlerle dikkat çeken Pehlivan, özellikle iktidar çevreleriyle ilgili yaptığı eleştirilerle tanınıyor.
Olayın ardından sosyal medyada #BarışPehlivan etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı. Birçok gazeteci, siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi Pehlivan’ın serbest bırakılması için çağrıda bulundu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi kuruluşlar, Pehlivan’ın gözaltına alınmasını basın özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi.
Halk TV de konuyla ilgili bir açıklama yaparak, “Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle çalışanlarımızın hedef alınması kabul edilemez. Özgür basın susturulamaz” ifadelerine yer verdi. Kanal yönetimi, sürecin hukuki olarak takipçisi olacaklarını belirtti. Halk TV çalışanlarından Serhan Asker ve Seda Selek’in de gözaltına alınması, basın camiasında endişeyi artırdı.
Ekrem İmamoğlu’nun düzenlediği basın toplantısında adı geçen bilirkişiyle ilgili tartışmalar da gündemdeki yerini koruyor. Pehlivan’ın bu görüşmeyi kamuoyuyla paylaşmasının ardından, bilirkişinin tarafsızlığı ve sürecin şeffaflığı üzerine spekülasyonlar yapılmaya başlandı. İmamoğlu, olayla ilgili olarak henüz bir açıklama yapmasa da, önümüzdeki günlerde bu konuda bir değerlendirme yapması bekleniyor.
Barış Pehlivan’ın gözaltına alınması, uluslararası basın kuruluşlarının da dikkatini çekti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskıların endişe verici boyutlara ulaştığını belirten açıklamalarda bulundu. Türkiye, basın özgürlüğü endeksinde son yıllarda gerilemeye devam eden ülkeler arasında yer alıyor.
Hukukçular, Pehlivan hakkında başlatılan soruşturmanın hukuki boyutlarını da tartışıyor. Özellikle “Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması” suçlaması, gazetecilik faaliyetleri kapsamında değerlendirildiğinde tartışmalı bir alan olarak görülüyor. Bu tür suçlamaların basın mensuplarını sindirme amacı taşıdığı yönündeki eleştiriler, kamuoyunda sıkça dile getiriliyor.
Barış Pehlivan’ın gözaltı süreciyle ilgili hukuki gelişmelerin önümüzdeki günlerde netleşmesi bekleniyor. Pehlivan’ın avukatları, müvekkillerinin serbest bırakılması için gerekli başvuruları yaptıklarını açıkladı. Kamuoyu ise bir yandan hukuki sürecin sonuçlarını beklerken, diğer yandan Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceği konusundaki kaygılarını dile getiriyor.
Bu olay, Türkiye’de basın özgürlüğü ve gazetecilik sınırlarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. Barış Pehlivan ve diğer gazetecilerin durumu, yalnızca ulusal değil, uluslararası düzeyde de yakından takip ediliyor. Sürecin nasıl sonuçlanacağı, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü açısından kritik bir test niteliği taşıyor.