**Çiğdem Bayraktar Ör Gözaltında: İfade Özgürlüğü Tartışmaları Alevlendi**
Türkiye’de bir kez daha ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü konuları gündemin merkezine oturdu. Akademisyen ve televizyon programcısı Çiğdem Bayraktar Ör, 30 Ocak 2025 tarihinde gözaltına alındı. Gözaltı gerekçesi olarak “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamaları gösterildi. Bu gelişme, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, siyasetten akademiye kadar birçok farklı kesimden tepkiler geldi.
Çiğdem Bayraktar Ör’ün gözaltına alınmasına neden olan olayın, kendisine ait bir sosyal medya paylaşımı olduğu belirtildi. Söz konusu paylaşımın içeriği hakkında henüz detaylı bir açıklama yapılmamakla birlikte, bu durum ifade özgürlüğü sınırlarının yeniden tartışılmasına neden oldu. Hukukçular ve insan hakları savunucuları, bu tür gözaltıların toplumda korku iklimi yaratabileceği ve demokratik değerleri zedeleyebileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Olayla ilgili açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, gözaltı kararını “demokratik hakların ihlali” olarak değerlendirdi. Çelik, “Türkiye’de ifade özgürlüğü her geçen gün daha fazla baskı altına alınıyor. Çiğdem Bayraktar Ör’ün gözaltına alınması, bu durumun son örneğidir” dedi. Çelik’in açıklamaları, sosyal medyada geniş bir kesim tarafından desteklenirken, hükümet yetkilileri bu tür suçlamaların hukuki süreçle değerlendirileceğini ifade etti.
CHP Milletvekili Murat Emir de konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda gündeme taşıdı. Emir, yaptığı konuşmada, “İfade özgürlüğü, demokrasinin temel taşlarından biridir. Bir akademisyenin, sadece bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle gözaltına alınması kabul edilemez. Bu durum, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün sorgulanmasına neden olmaktadır” şeklinde konuştu. Emir’in sert açıklamaları, mecliste tartışmalara yol açtı.
Çiğdem Bayraktar Ör’ün gözaltına alınması, akademik camiada da tepkilere neden oldu. Marmara Üniversitesi mezunu ve tarihçi kimliğiyle tanınan Ör, özellikle televizyon programlarındaki kültürel ve tarihsel analizleriyle dikkat çekmişti. Akademisyenler, Ör’ün gözaltına alınmasının akademik ifade özgürlüğü üzerinde de bir tehdit oluşturduğunu dile getirdi.
Türkiye’de son yıllarda “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan davaların artışı, ifade özgürlüğü konusundaki tartışmaları sık sık gündeme taşıyor. İnsan hakları örgütleri, bu tür davaların demokratik toplumlarda kabul edilemeyeceğini savunarak, uluslararası standartlara uygun bir düzenleme yapılması gerektiğini vurguluyor. Türkiye’deki ifade özgürlüğü durumu, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) de sık sık gündeminde yer alıyor.
Sosyal medyada ise Çiğdem Bayraktar Ör’e destek mesajları yağdı. #ÇiğdemBayraktarÖr etiketi, kısa sürede trend topic (TT) oldu. Kullanıcılar, Ör’ün serbest bırakılması ve ifade özgürlüğünün korunması için çağrıda bulundu. Bazı kullanıcılar ise bu olayın, ifade özgürlüğü ile hakaret arasındaki sınırın yeniden belirlenmesi gerektiğini gösterdiğini savundu.
Hükümet kanadından ise konuya ilişkin ilk açıklama Adalet Bakanlığı’ndan geldi. Bakanlık yetkilileri, yargı sürecinin bağımsız bir şekilde yürütüldüğünü ve yasal prosedürlerin titizlikle uygulandığını belirtti. Ancak bu açıklama muhalefet ve insan hakları örgütlerini tatmin etmedi.
Çiğdem Bayraktar Ör’ün gözaltına alınması, Türkiye’nin ifade özgürlüğü karnesini bir kez daha uluslararası kamuoyunun gündemine taşıdı. Avrupa Birliği (AB) yetkililerinin de konuyu yakından takip ettiği ve Türkiye’ye çağrıda bulunabileceği iddia ediliyor.
Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunda yaşanan bu son gelişme, toplumsal ve siyasal kutuplaşmayı derinleştirirken, hukukun üstünlüğü ve demokrasi konularının tartışılmasına olanak sağladı. Çiğdem Bayraktar Ör’ün akıbeti ve bu olayın yargı süreci, önümüzdeki günlerde de kamuoyunda yakından takip edilmeye devam edecek gibi görünüyor.